17 Aralık 2013 Salı

İslam Dönemi Kürt Devletleri / Hanedanlıkları



İslam Dönemi Kürt Hanedanlıkları

Büyük Lor (Fadleviye) Devleti

922 yılında Güneybatı İran'da, Loristan'da kurulan bu devlet yaklaşık 5 yüzyıl devam etti. Bu dönem içinde Büyük Lor Devleti'nde yaklaşık otuz kadar hükümdar varlık göstermiştir.

Dilemiyan (Deylemiyan - Paweyan) Devleti

942 yılında kurulan bu devlet 150 yıla yakın bir süre devam etti. Halife Mustafa Billah zamanında, Muaz el Devle İbni Ebu Şucaye Paweyi, Bağdat üzerine asker göndererek savaştu, Bağdat'ı kılıç zoruyla zapt etti ve 'Emir-ül Ümera' payesine erişti. Emir-ül Ümera payesi yüzyıl kadar bir süre boyunca bağımsız Dilemiyan (Paweyan) Hanedanlığı'nda kaldı. Bu durum Ali İmad el Devle'nin saltanatına, Selçuklular'ın bölgeye gelmelerine kadar sürdü.

 Hasnaviler (Hasanveyh) Devleti

959 yılında Barzikani (Baruni) aşireti lideri Hasanveyh bin Hüseyin tarafından kuruldu. 989 yılında Baruni aşiretinin başına aynı aşiretin bir başka ailesi olan İyarlar geçti.Kuzey ırak'ta Şehrezor ile İran'da Kirmanşah ve Hemedan yörelerinde egemen olan bu devlet 11 hükümdarın yönetiminde 1122 yılına kadar devam etti.

Şeddadiler

951 yılında Azerbaycan’da Revadi Kürt aşiretinden Muhammed bin Şeddad tarafından kurulmuştur. Tebriz, Karabağ, Tiflis, Gence ve Dvin şehirleri Şeddadilerin yönetimi altındaydı. Önceleri başkent Divn şehri iken daha sonra yönetim merkezi Gence’ye taşındı.Selahaddin Eyyubi ailesi de bu aşirettendir. Şeddadi yönetimi yaklaşık 250 yıl devam etmiş, bu dönem zarfında 14 hükümdar geçirmiştir. İran edebiyatının en büyük şairlerinden Katran (1015-1089) Gence’de Şeddadi Hükümdarı Hasan Ali Leşker’in sarayında ve onun himayesinde idi. Şeddadiler komşuları Gürcüler ve Abazalar ile savaştılar. (1)

Hazbaniler

906 yılından itibaren Musul ile Urmiye Gölü civarında egemen olmaya başlayan Hazbanilerin ilk lideri Muhammed, Musul valisini Matuba’da bozguna uğrattı. Daha sonra Hazbani lideri olan Cafer, Musul valisi Hüseyin ile ilişkilerini düzeltti. Erbil civarındaki bir çok yerleşim birimi de Hazbanilerin kotrolü altındaydı. (2)

Mervaniler

Mervani Devleti'ni tarih sahnesine çıkaran kişi "Bad bin Dostık" adında bir Kürt'tür. Bad bin Dostık, Diyarbakır'ın kuzeydoğusunda Silvan ile kulp-Sason arasındaki dağlarda yaşıyordu. etrafına topladığı kişilerle çevresini egemenliği altına aldı. 985 tarihinde antlaşmayla Meyafarkin'i (silvan) teslim aldı. Kısa bir müddet sonra Urfa, Diyarbakır, Silvan, Ahlât ve cizre arasındaki bölgeler Bad bin Dostık'ın hakimiyetine girdi. Bu durumdan rahatsız olan Musul Hâkimi Hamdanilerle Tur Abidin'de (Midyat merkezli bölge) yapılan savaşta Bad nin Dostık öldürülünce yerine kız kardeşinin oğlu Ali Hasan bin Mervan geçti. 53 yıl hüküm süren Mervani hükümdarlarından Ahmed bin Mervan'ın biri Şeddadilerden Maniçüroğlu Fadlun'un kızı olmak üzere dört eşi ve üç yüz altmış kadar cariyesi olduğu rivayet edilmektedir. (3)

1071 yılında Alparslan'ın Bizanslılarla yaptığı savaşta Mervaniler tüm güçleriyle Müslüman Türkleri desteklerler. 1085 yılında Alparslan'ın oğlu Melikşah Meyafarkin'i kuşatır, 1086 kenti ele geçirerek son Mervani Hükümdarı Nasruddevle Mansur'u Bağdat'a sürgün ederek, Harbe köyünü tımar olarak verir. Melikşah'ın 1092'de ölmesi üzerine tekrar Meyafarkin'e dönerek yönetimi ele geçiren Nasruddevle başarılı olamaz ve kenti Selçuklulara teslim etmek zorunda kalır. (4)

Eyyubiler

İstiklal Marşı şairi M. Akif Ersoy'un 'Şark'ın en sevgili Sultanı Selahaddin' diyerek büyük bir övgüyle bahsettiği Selahaddin-i Eyyubi tarafından kurulan Eyyubi Devleti'nin temelleri Selahaddin-i Eyyubi'nin Mısır'da Fatımi Devleti'nin yıkılmasıyla ele geçirdiği 1171 yılında atıldı. Adını Selahaddin’in babası Eyyubi’den alan Eyyubiler, Kürt Hanedabları içinde en ünlü olanıdır.Eyyub'un babasının adı Şadi, onun babasının adı ise Mervan'dır.Şadi bin Mervan'ın büyük Hazbeni aşiretinin Rewadi koluna mensup olduğu ve bugünkü Iğdır ilinin karşısında, Ermenistan-Azerbaycan sınırında bulunan Dvin şehrinin Acdanakan köyünde doğduğu belirtilmektedir.

Aile, Sultan Mesud tarafından Irak'ta Tıkrit Kalesi muhadızlığına atandı. Daha sonra Eyyub ve kardeşi Şerguh, Musul Atabeyi İmadeddin Zengi'nin hizmetine girdi. İmadeddin'den sonra İmadeddin'in oğlu Nureddin Zengi'nin emrine giren kardeşler, baş vezir ve başkomutan rütbelerine yükseldi. Mısır'daki Fatımi Halifesi Haçlılara karşı Zengi'den yardım isteyince, Şerguh Zengi'nin emriyle beraberinde bir orduyla Mısır'a gitti ve yanında kardeşinin oğlu Selahaddin'i de götürdü ve Şerguh'un Mısır'da ölmesi üzerine yerine Selahaddin geçti. Mısır'da çıkan karışıklıklar sonucu 1171 yılında Fatımi yönetimi sona erdi. Selahaddin'in bağlı bulunduğu Şam'daki Zengi Devleti'nin Sultanı Nureddin Zengi, 1174 yılında ölünce Selahddin-i Eyyubi bağımsızlığını ilan etti; bir müddet sonra Şam şehrini de egemenliği altına alarak Zengi yönetimine son verdi.

Selahaddin-i eyyubi, 1187 yılında Haçlıların elinde bulunan Kudüs'ü fethetti. O dönemde Kudüs'te 60 bin Hıristiyan yaşamaktaydı. Kent halkı kendilerine dokunulmaması koşuluyla teslim oldu. Böylece Kudüs 88 yıl sonra tekrar Müslümanların eline geçmiş oldu. Selahaddin sözünde durarak kimsenin malına, canına ve namusuna bir zarar vermedi. Selahaddin'in bu asil davranışından Hıristiyan tarihçiler de övgüyle bahsetmektedir. Selahaddin'in komutan ve devlet adamı olarak üstün nitelikleri, yiğitliği, adilliği rakipleri tarafından da hep söylenmiş ve bu hükümdar tüm nitelikleriyle tarihe 'Büyük Selahaddin' olarak geçmiştir. 1193 tarihinde öldüğünde arkasında İran sınırından Trablus'a, Hasankeyf'ten, Mısır'a kadar uzanan geniş bir imparatorluk bıraktı. Ancak cenaze masraflarını bile karşılayabilecek bir miras bırakmadığı söylenir. Terekesinde yalnızca 47 gümüş dirhem bulunmaktaydı. Mezarı Şam'da Emevi Camii'nin bahçesindedir. (5)

İslam coğrafyasının değişik yerlerindeki Eyyubi Hanedanlarının sonuncusu 1517 tarihine kadar Hasankeyfte hüküm sürdü. Eyyubiler Kürt olmalarına rağmen kurdukları devlette 'Kürtlük' hiçbir zaman hâkim unsur olmadı. Yaşadıkları çağda bütün Müslüman devletlerde Kürtler, Türkler, Araplar ve Farslar (Persler) birlikte yer alıyor, ayrıca yönetimleri altındaki Ermeni, Süryani ve Yahudiler de devlette görev alabiliyorlardı.


(Altan Tan / Kürt Sorunu, s. 63-67)

______________________________
Kaynaklar:
1. Kemal Burkay, a. g. e, s. 136-138
2. Şerefname, Kürt Tarihi, Şerefhan
3. İbn'ül erzak, Tarihi Meyafarkin
4. Kemal Burkay, a. g. e, s. 150
5. Kemal burkay, a. g. e, s. 154

1 yorum :

Blogger Template by Clairvo