16 Aralık 2013 Pazartesi

Zaza Kürtleri Kimlerdir 4 / (ZAZA İsmi)

ZAZALAR


Yazar: MALMÎSANIJ

Zaza weki pılıngan bı dar û şûr û gopal
Berê xwe dane Tırkan, gazi kırın "Ero, Ero!" (1)
Cigerxwin


Batıya göçetmiş, göçetmeye zorlanmış ya da orada mecburi iskana tabi tutulmuş olanları sayılmazsa Dımıli Kürtleri (2) şu illerin sınırları içinde yaşarlar:

1)Semsûr (Adıyaman)
2)Çewlig (Bingöl)
3)Bedlis (Bitlis)
4)Diyarbekır (Diyarbakır)
5)Xarpêt (Elazığ)
6)Erzirgan (Erzincan)
7)Erzırom (Erzurum)
8)Mûş (Muş)
9)Sêwas (Sivas)
10)Sêrt (Siirt)
11)Dêrsim (Tunceli)
12)Ruha (Urfa)

Bu illerden Dêrsım ve Çewlig'de nüfusun büyük çoğunluğu; Diyarbekır, Xarpêt ve Ezirgan'da nüfusun önemli bir bölümü bu lehçeyi konuşur. Bazı illerde ise denebilir ki sadece birer ilçenin sınırları içinde Dımıli lehçesi konuşulur. Semsûr'un Alduş (Gerger), Ruha'nın Sêwreg (Siverek), Bedlis'in Motki (Motki) ilçeleri buna örnek verilebilir. Mûş, Sêwas, Erzırom ve Sêrt illerindeki Dımılilerin miktarı ise azdır.

1950 yılına ait T. C. Genel Nüfus Sayımı sonuçlarından anlaşıldığına göre yukarıdaki illerden başka Meleti (Malatya), Qers (Kars), Gümüşhane ve Seyhan [Adana] illerinde de az miktarda Dımıli lehçesini konuşan Kürt yaşamaktadır.

Dımıli lehçesini konuşan Kürtler, yöreden yöreye Kırd, Kırmanc, Dımıli, Dımli, Dımbıli ve Zaza gibi değişik adlarla adlandırılırlar. Konuştukları lehçe de bunlara bağlı olarak Kırdki, Kırmanci/Kırmancki, Dımılki/Dımıli, Dımıli, Dımli, Zazaki veya "So-bê" (Şo-bê) (3) adıyla adlandırılır.

Burada kısaca bu sözcükler üzerinde duracağız. Aşağıdaki bölümlerde yanlış anlaşılma olmaması için hemen belirtelim ki "Kurmanci" sözcüğünü, Türkiye Kürdistanı'nda ve Türkiye'de Dımılilerin ve Şêxbızınilerin (4) konuştuğu Kürtçenin dışındaki Kürt lehçesi olan "Kurmanci" anlamında kullanıyoruz. "Kurmanc" sözcüğünü de yer yer açıkladığımız farklı anlamının dışında genel olarak bu lehçeyi konuşan Kürtler için ad olarak kullanıyoruz.



ZAZA


Üzerinde değişik yorumlar yapılmış olan ve belki de söylenişindeki kolaylık ve ahengin de etkisiyle, "Dımıli" ve "Kırd" adlarına oranla daha çok tanınan "Zaza" sözcüğünün önemli bir özelliği de hem Dımıliler için hem de yer yer Kurmanci lehçesini konuşan Kürtler için ad olarak kullanılmasıdır. 

Örneğin, Muhemmedî Xal'ın 1960'da Güney Kürdistandaki Süleymaniye'de yayınlanan Ferhengi Xal adlı Kürtçe sözlüğünde, Zaza lehçesi, Kurmanci olarak bildiğimiz lehçe anlamında kullanıldığı gibi, Doğu Kürdistandan Muhemmed Teqi Ibrahimpur da Farsça-Kürtçe sözlüğünün girişinde, adını Behdinan (Badinan) yöresinden alan Behdinan lehçesine (yani Kurmanci lehçesine) halk arasında "Zaza" denildiğini belirtir (132).

Kurmanc lehçesinin veya bu lehçeyi konuşanların Zaza diye adlandırılması ilk anda Kuzey Kürdistanlı Kürtlere tuhaf gelmektedir ama Zaza adını taşıyıp Kurmanc lehçesini konuşan Kürt aşiretlerine Kuzey Kürdistan'da da rastlanır. Örneğin M. Nuri Dersimi'nin yazdığına göre, aslen Der simli olup 12 büyük kabileden oluşan ve Kurmanci lehçesini konuşan Koçgiri aşiretlerinin kabilelerinden bir tanesinin adı Zaza'dır.

Aynı şekilde "Dumıli" adını taşıyan ve Kurmanc lehçesini konuşan Kürt aşiretleri de vardır. Irak Kürdistanı'ndaki Yezidi aşiretlerinden birinin adının Dumıli olduğunu yukarıda yazmıştık.Hatta bazan aynı aşiretin bir bölümünün Dımıli lehçesini, diğer bölümünün Kurmanci lehçesini konuştuğu da görülür: Ali Kılıç'ın yazdığına göre, Dersim yöresindeki Demenû (Demenan), Alû (Alan), Gulû (Gulan), Karsanû (Karsanan) aşiretlerinin bir bölümü Kurmanci lehçesini konuşurken aynı aşiretlerin diğer bir bölümü de Dımıli lehçesini konuşmaktadır (133). M. Nuri Dersimi ve Mustafa Düzgün'ün belirttığine göre de yine Dersim aşiretlerinden Sarısaltıxan, Balan, Kulıkan, Bamasuran, Masıkan, Çakan'ın bir bölümü Kurmanci, diğer bir bölümü Dımıli leçesini konuşmaktadır (134).

Ziya Gökalp'a göre, "Dünbülîler'e (135) 'Zaza' ismini veren yine Türklerdir. 'Zaza' kelimesini ne bizzat Zazalar ne de Kurmanclar kullanmazlar." (136) Ziya Gökalp'in "Dünbülîler'e 'Zaza' ismini veren yine Tü rklerdir" derken neye dayandığı bilinmemekle birlikte bazı Kürt yazarları da dahil birçok kişi bu düşünceyi körü körüne benimsemiştir. MacKenzie'ye göre ise Dımılilere Zaza adını verenler Kürtlerdir (Kurmanclardır demek istiyor) (137). Fakat bunu yazarken o da Ziya Gökalp gibi herhangi bir belgeye dayanmamaktadır. Dolayısıyla -başka verilerle kanıtlanmadıkça- bu görüşleri kabul etmek için de herhangi bir neden bulunmamaktadır.

Eldeki veriler, Zaza sözcüğünün tarihinin sanılandan daha eskilere dayandığını gösteriyor. Ancak, bu sözcüğün kökeni hakkında kesin bir kanıya
varamadığımız için, burada konuyla ilgili değişik görüş ve bilgileri sunmakta yarar görüyoruz:

Ilkin sözcüğün bugünkü sözlük anlamına bakalım. Ferhengi Xal gibi bazı Kürtçe sözlüklerden anlaşıldığına göre, Güney Kürtçesinde "zaza" sözcüğü "torun" anlamında kullanılır. Dımıli lehçesinde de Motki (Mutki) ve Hewêl (Baykan) yöresinde olduğu gibi bazı şivelerde "za", "ze" veya "zak", "oğul (erkek çocuk)" anlamında, "zaka" ise "kız çocuğu" anlamında kullanılır. Hewêl (Baykan) yöresi ağzından birkaç örnek verelim:
Zak o an zi keyneke ya? : Oğlan mı yoksa kız mıdır?
Zey to yeno: Oğlun geliyor.
Cine zaka (jîjeki) rê vace : Bu kız çocuğuna söyle.

Dımıli lehçesinde "çoluk çocuk" anlamında kullanılan "za vû zêç" (zo vû zêç) veya "zar û zêç"teki "za" ve "zar" sözcükleri "çocuk" anlamına geldiği gibi bazı hakaret ve sövgü ifadelerinde de "za" (oğul) kullanılır:
kutık zay kutiki: köpoğlu (köpekoğlu) köpek
kopek zay kopeki: köpoğlu (köpekoğlu) köpek

Şu sözcüklerde görüldüğü gibi, Dımıli lehçesinde yaygın olarak kullanılan bileşik bazı sözcüklerde de bu anlam korunmuştur:
warıza/wereza: kızkardeşin erkek çocuğu, yeğen
bıraza/bırarza: erkek kardeşin erkek çocuğu, yeğen
dedza/deza/datiza/dayza/dereza: amcaoğlu
xalza/xaliza: dayıoğlu
yaykza/yeykıza: teyzeoğlu
'emıza: halaoğlu

Hewramî lehçesinde de bazı bileşik sözcüklerde "za" sözcüğüne rastlanır.
Örneğin:
kurreza: erkek çocuğun oğlu, torun
kınaçeza: kız çocuğun oğlu (138).
Kurmanci lehçesinde ise bu "za"nın yerini genellikle "zi" alır. Örneğin:
bırazi: erkek kardeşin oğlu
xwarzi: kızkardeşin oğlu

Bazı sözlüklerde Kurmanccadaki "xwarza" sözcüğü "kızkardeşin kızı" (139), "birarzî" sözcüğü ise "erkek çocuğun kızı" (140) biçiminde açıklanmaktadır. Yani Kurmanccadaki "za" ve "zi" yer yer hem "erkek çocuk" hem de "kız çocuk" anlamında kullanılmaktadır (141). Kurmanc lehçesinde "çocuk" anlamına gelen "zar", "zaro", "zarok" ile Güney Kürtçesindeki "zarole" sözcükleri de "za" sözcüğünden kaynaklanmaktadırlar (son iki sözcükteki "-ok" ve "-ole" ekleri küçültme ekleridir).

Yine Dımıli lehçesinde "zay datizay" (amcaoğlunun oğlu, amca torunu), "zay xalizay" (dayıoğlunun oğlu, dayı torunu) derken de kullanılan "za", "oğul" anlamındadır. Güney Kürtçesinde bunlara karşılık "amozaza" (amcaoğlunun oğlu) ve "xalozaza" (dayıoğlunun oğlu) ve bazı Kürt şivelerinde "brazaza" (erkek kardeşin torunu) (142) sözcükleri kulllanılır. Bu bileşik sözcüklerde geçen "zaza" sözcüğü "torun" anlamına gelir.

Bu konuya değinen A. M. Menteşaşvili'ye göre, "aza (kelime anlamıyla 'birinin oğlu' ya da 'birinden olma') bu gruptan ayrılan bir kuşağı gösterir. Bu terimin tekrarlanması, iki kuşağın birbirinden uzaklaşmasını gösterir. Bu şekilde oğulun oğlu 'kurraza'dır." (143) Menteşaşvili'nin "aza" biçiminde yazdığı sözcüğün kökeni de "za" olsa gerek. Başındaki "a" (doğrusu "e") ise iki sözcüğü birbirine bağlamak için eklenir. "Kurreza" ("kurraza" değil) sözcüğünde olduğu gibi (kurr + e + za).

C. J. Rich, Zaza sözcüğünü "kekeç" ve söyledikleri anlaşılmıyan kişilerin konuşması biçiminde açıklarken, MacKenzie aynı sözcüğün Dımılilerin "Z" sesinin çokluğundan kaynaklandığı yolundaki tahminden sözeder (144). Celadet Bedırxan da bir yazısında, "Dumılilere, Kurmanci'deki 'J' sesini 'Z' olarak telafuz ettiklerinden dolayı Zaza denmişse, Palu ve Maden Dumılileri, Siverek Dumılilerinden daha çok Zazadırlar" (145) diyerek böyle bir yorumun varolduğunu hatırlatır.

Rich'in yorumunun Fransızcadaki "zézayer" veya "zozoter" fiillerinin anlamıyla çakışması ise işin bir diğer ilginç yanıdır. Çünkü Fransızcadaki "zézayer": peltek konuşmak, 'J' ve 'Ş' seslerini 'Z' ve 'S' olarak söylemek" anlamına gelir. Burada bir tesadüften ziyade, C. J. Rich'in "Zaza" sözcüğünü yorumlarken Fransızca "zézayer" sözcüğünden ilham almış olabileceği akla geliyor. Ancak hemen ekliyelim ki yansımalı birer sözcük olan "zézayer" ve "zozoter" sözcüklerinin yazıya geçiş tarihi de Rich'in yazılarından çok eski değildir. "Zézayer" sözcüğünün yazıda ilk kullanış tarihi 1832, "zozoter"inkinin ise 1907'dir (146).

Kürt yazar ve çevirmeni Şukur Mıstefa da benzer bir açıklamada bulunuyor ve sık sık "jı" sözcüğünü kullanmalarından ötürü, Güney Kürdistan'daki medreselerde okuyan Kurmanclara "jê" dendiğini hatırlatıyor (Bilindiği gibi Güney Kürt lehçesinde "jı" yerine "le" sözcüğü kullanılır) (147).

Zaza adının gerçekten bu farklı telaffuz ve konuşma özelliklerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını bilmiyoruz, ama Kurmanc lehçesindeki "J" sesinin Dımıli lehçesinde yer yer "Z" veya "C"ye dönüştüğü doğrudur. Özellikle Dersim şivesinde, diğer şivelerin "J" ve "Ş" sesleri "Z" ve "S" seslerine dönüşür ya da bazı sözcüklerde tersine bir dönüşme sözkonusudur.

Güney Kürdistanlı bazı Kürtler bana Barzan bölgesindeki kimi Kurmanc aşiretlerinin, konuşmalarında sık sık "za" sözcüğünü kullanmalarından ötürü Zaza (za-za) diye adlandırıldıklarını söylediler.

Zaza sözcüğünün "Sasan (Sasani)" sözcüğünden geldiğini iddia edenler bulunduğu gibi, bu sözcüğe eski taş kitabelerden birinin üzerinde rastlandığını yazanlar da vardır (148). Gerçekten de M. Ö. 522 -486 yılları arasında hükümdarlık yapmış olan Dara (Dariyus) zamanında, Babil'e yakın olan "Zazâna"dan sözedilir (149). Zaza adına, milattan binlerce yıl öncesine ait başka bazı kaynaklarda da rastlanıyor. Örneğin M. Ö. 3000'li yıllara ait olduğu tesbit edilen ve aşağı Mezopotamyadaki Mari'de bulunmuş olan Sümer tapınaklarından birinin adı Ninni-Zaza (Nini-Zaza)'dır (150) ki bu aslında bir Sümer tanrıçasının adıdır. Bazı kaynaklarda ise Ur şehrinde bulunan Ninni-Zaza veya Innana-Zaza tapınağından sözedilir.

Eski yer adları arasında da "Zaza"ya rastlanır. Halis [Ataksoy]'un yazdığına göre, Kirhular M. Ö. 880'de Asur -Nazirpal'ı selamlamak için "Zaza-Buha" adlı konak yerine koştular. Fransız tarihçisi Gaston Maspero'ya göre, bu "Zaza-Buha", muhtemelen "Mihrap Dağı ve Kervançemen dağları eteklerindedir." (151) Ki adı geçen Mihrap Dağı'nın bulunduğu Maden yöresinde bugün de Zazalar yaşamaktadır (152).

Fakat burada değindiğimiz "Zazâna", "Ninni-Zaza", "Innana-Zaza" ve "Zaza-Buha" sözcüklerindeki "Zaza"nın bugünkü Zazaların adıyla ilişkili olup olmadığının henüz açıklığa kavuşmadığını da hatırlatalım. Bu konunun iyice açıklığa kavuşması için daha detaylı araştırmaların yapılması gerekmektedir.

Kimi yazarlar ise Zaza sözcüğünün tarihi Zuzaniye (Zawzan) bölgesi (153) ile ilgili olabileceğini (154) belirtirler. "Zawzan", Mukaddesi (doğum tarihi: 966)'ye göre Cezire-i Ibni Ömer'in (Cızira Botan'ın) bir "nahiye"siydi. Ibnü'l-Esir (1160-1234)'e göre ise el-Zawzan "Musul'dan iki günlük mesaf eden başlayarak Hilat [Ahlat] yakınlarına kadar uzanıyor, Azerbaycan taraf ından da Selmas'a kavuşuyordu." (155)

Nihayet "zaza" sözcüğünün daha önce değinilen Kırd ve Kırmanc sözcüklerinin ikinci anlamlarıyla bağdaşan bir anlamda kullanıldığı yolunda açıklamalar da var. Buna göre "Zaza: Kürtçede bir aşirete mensup olmayan efrada derler. Bunların aşiretler nezdinde kıymetleri, itibarları hiç yoktur, hizmetkar güruhu addolunurlar" (156).

Fakat bu açıklama kısmen yanlıştır. Çünkü hem Zazalar arasında hem Kurmanclar arasında aşiretler de var aşiret mensubu olmayanlar da. Yani Zaza, "aşirete mensup olmayan efrad" ile eşanlamlı değildir. Nitekim Mark Sykes hem "aşiret" sayılan Zazalardan hem de "aşiret-dışı" Zazalardan sözeder (157).

Bu konudaki değişik görüşlerden birini yine Mark Sykes aktarır. Onun yüzyılımızın başında yazdıklarından, "Motkan Kurmanclarının Zazaların köleleri oldukları" yolunda bir efsanenin varolduğunu öğreniyoruz (158).

Zazalardan açıkça sözeden eski metinlerden biri, 15. yüzyıl Türk halk şairlerinden Kaygusuz Abdal'a ait olan şu dörtlüktür:
"Eğer bu sene çıkar isem yaza
Toplayım bir parça Gürcü Abaza
Elime geçerse on kadar Zaza
Yolar sakalını kavlak satarım" (159)

17. yüzyılda yaşamış olan Evliya Çelebi'nin, ünlü Seyahatnamesinde Kürt lehçe ve şivelerini sayarken bunların başında Zaza'yı saydığını görüyoruz. Evliya Çelebi, Süphan Dağı'ndaki yaylalara giden Kürt aşiretleri arasında da Zazaları sayar (160). Zazaların geçmişte her zaman bugünkü yerlerinde olmadıklarını, Evliya Çelebi zamanında nerelere kadar gidip geldiklerini örneklemesi açısından bu bilgiler önemlidir.

Yüzyılımızın başında ise Zazalardan tam göçebe olanlar yok denecek kadar azalmıştı. Ziya Gökalp'in yazdığına göre, 1920'lerin başında sadece Zikdê (Ziktê) Zazaları göçebe, diğer Zazalar ise yerleşiktiler (161).

18. yüzyılın ilk yarısında Divriği yakınlarında da Zaza oymağının bulunduğu ve bu yörede kişi adları arasında "Zazan"a rastlandığını yazılı kaynaklardan öğreniyoruz (162). Bugün de aynı bölgede, Kangal ile Sıvas arasında Zaza sözcüğü yer adı olarak yaşıyor (163). Yine aynı bölgede yaşayan Koçgiri aşiretleri arasında Zaza kabilesinin de bulunduğunu ve bu kabilenin Kurmanci lehçesini konuştuğunu daha önce belirtmiştik (164).

Bazı batılı eski kaynaklarda da Zaza sözcüğü geçer. Örneğin Carsten Niebuhr, Fransızcası 1780'de yayınlanmış olan kitabında, göçebe Kürt aşiretleri arasında "Zaza" ve "Dembali" [Dömbali] aşiretlerini de sayar. Ona göre, Zaza aşireti Siverek -Erzurum arasında, "Dembali" [Dömbali] aşireti ise Diyarbekir'in [bölgesinin] güney taraflarında -göçebe olarak- yaşamakta idi (165).

Çok daha önceleri, Affonso adlı bir gezgin de 1566 yılının ilk günü, Diyarbakır şehrinden iki günlük mesafedeki -ve anlaşıldığı kadarıyla bu şehrin güneyine düşen - Dumbuly adındaki bir yere gittiğinden sözeder (166)Italyan Gaetano Solanelli, 1882'de Roma'da yayınlanan bir yazısında Kürtçeyi Kurmanci ve Zaza (Curmangi, Sasa) bölümlerine ayırır (167).

Oskar Mann'ın yüzyılımızın başında derlediği Kürtçe bir beyitte de Şemzinan (Şemdinan, Şemdinli) yöresiyle bağlantılı olarak "Zaza" sözcüğü (168) şu şekilde geçiyor:
"Cuabê bınêrin bo Şemzinan
Suar bın le esp û zinan
Bo şawqi Mem û Zinan
Canan! Bıkeyn tekbir û rae!
Cuabê bınêrin bo zazaê
Suar bın le bo em sıfae." (169)

Yezidi inançlarından sözeden bazı kaynaklarda (170) "Melek Tavus"un "Zazail" (veya 'Ezazil, 'Azazil) (171) adıyla anıldığı da belirtilir. Melek Tavus, Yezidilerin en büyük meleğidir. Bütün yaratıklardan önce onun yaratıldığına, "her yerde göründüğüne ve bulunduğuna" inanılır (172). Dımılilerin Yezidilerle ilişkisine daha önce kısaca değinmiştik. Yezidilerin kullandığı bu "Zazail" sözcüğü de Zaza adını çağrıştırmakta, bu iki sözcük arasında ilişki bulunup bulunmadığı sorusu akla gelmektedir. Kakeyi adıyla bilinen ve özgün inançları olan Kürtlerin de "Şeytan" karşılığında 'Ezazil sözcüğünü kullandığını ekliyelim (173).

Daha önce "Dımıli" bölümünde, bazı kaynakların Dinbilli aşiretinin Şah Ismail döneminde "Irak"tan Dersim'e göçettiklerini yazdıklarını belirtmiştik. M. Emin Zeki'nin Kurd û Kurdistan adlı Kürtçe kitabında bu konuyla ilgili olarak yazdıkları da önemlidir. Onun belirttiğine göre (174), Yavuz Sultan Selim zamanında Dersim bölgesinden göçeden bazı Kürt aşiretleri "Şimali Cezire" bölgesine gelerek buradaki Arap, Ermeni ve Kürtlerle karışmış, hepsini asimile etmişlerdir. Bunlar kışı Karacadağ'ın güneyindeki ovalarda, nisan ve mayıs aylarını Cezire Ovasında, yazları ise Diyarbakır yöresinde geçirirlermiş.
Aynı yazara göre, "Sincar Yezidileri doğal teşkilatları bakımından aynen Dersim Kürtleri gibidirler, saçlarını uzatır ve örerler. Giysileri komşularınki gibidir. Kendi deyişlerine göre, Timur Lenk [1336 -1405] zamanında buraya [Sincar'a] göçetmişlerdir." (abç)

Bu açıklamalar, Dersim yöresi Kürtleri ile bugünkü Güney Kürdistan'da yani Irak devleti sınırları içinde kalan Sincar yöresinin Yezidi Kürtleri arasında tarihsel bir bağın bulunduğunu teyit ediyor.

Bu vesileyle Yezidiliğin Yavuz Sultan Selim'den çok daha önceleri, örneğin 13. yüzyılda, Malatya yöresi Kürtleri arasında ve daha sonraları Batı Anadolu'ya yerleştirilen Germiyanlar arasında varolduğunu da belirtelim (175).

Yer adı olarak "Zaza" sözcüğü

Son olarak da Zaza adını taşıyan bir kaç köy ve yer adını hatırlatalım:
1-Sıvas il merkezine bağlı Zaza köyü
2-Erzincan'ın Esesi (Çatalarmut) bucağına bağlı Zazalar (Baltaşı) köyü
3-Erzurum'un Çat ilçesine bağlı Zazalar (Yaylasuyu) köyü
4-Midyat ilçesine bağlı Zaz (Izbırak) köyü (176).
5-Güney Kürdistan'da Zazan (177).
6-Yukarıda değinildiği gibi, Kangal ile Sıvas arasındaki bir bölgede Zaza sözcüğü yer adı olarak yaşıyor (1 78).
7-"Heyran, jaro, jı Zazatê heta Dyûrbatê" mısraında görüldüğü gibi Kurmancca bazı halk türkülerinde de "Zazat" adı geçer (Zaxo yöresinde). "Zazat" ise "Zaz" veya "Zaza" sözcüğünün Arapçadaki çoğul biçimidir (179).
8-Bazı kaynaklarda "Sason" adı da "Zazûn" biçiminde yazılmaktadır (180).
9-Konumuz olan Zaza sözcüğü ile ne derece ilgisinin bulunduğunu kestirmek zor, ancak Dımıli lehçesine yakınlığı bilinen Hewramî (Goranî) lehçesinin konuşulduğu Doğu Kürdistandan (Iran Kürdistanı) Paweli bir arkadaşın bana söylediğine göre, Nawsud yöresindeki Kemıne köyü civarındaki bir yolun adı "Zaza Ra" (Zaza Yolu) olduğu gibi, Pawe'nin güneydoğusundaki yüksek bir tepenin adı da "Qulê Zazi" (Zaz Tepesi)'dir. Görülen o ki Zaza sözcüğü de geniş bir alana yayılmış ve yer yer farklı anlamlarda kullanılmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalardan sonra, sonuç olarak denilebilir ki; gerek Kırd ve Dımıli adları ile -bazı yerlerdeki kullanılış biçimiyle- Zaza adı, gerekse Dersim'de kullanılan Kırmanc adları aynı topluluğun adlarıdır. Bunların değişik zaman ve yerlerde kullanılışları ya da kullananları değişik de olsa hep Kürtlerin bir bölümü ya da bir aşireti için ad olarak kullanılmaları ortak özellikleridir.

---------------------

NOT-4: Milat öncesi bazı belgelerde "zaza" ismini çağrıştıran "Zazana", "Ninni-Zaza", "Buha-Zaza" isimlerinin tamamının yer isimleri olduğu görülmektedir.
Yine İslam dönemi bazı kaynaklarda da "zaza" ismini çağrıştıran "zaz" ve "zazeyn" (:iki zaz) terimleri vardır ki genelde karşı karşıya bakan iki yüksek yerleşim birimi (köy vs.) için "zazeyn" terimi kullanılmıştır.
Konuyla ilgili bir örnek:
"... Yukarıda anılan belgelere ek olarak Horamdiniler, ikisine de Zaz denen iki birleşik bölge konumundaki Zazayn'da yoğunlaşmışlardı. Bunlar muhtemelen Hemedan ve Isfahan arasında bulunan Loristan dağlarıydı. ..." (M. Reza Hamzeh'e, Yaresan (Ehl-i Hak) Bir Kürt Cemaati Üzerine Sosyolojik Tarihsel ve Dini-Tarihsle Bir İnceleme, İngilizceden Çeviren: Engin Öpengin, Avesta, İstanbul 2009s. 98, 76 nolu dipnot, aktaran Roşan Lezgin)

Yine İslam dönemi yazında "Zazalar"dan bir Kürt aşireti olarak bahsedildiğini görüyoruz.
Yakuti (1179-1229) Mu’cem el-Buldan adlı eserinde, bundan yaklaşık 800 yıl önce Kürt aşiretlerinden şöyle sözediyor: “[Kürtlerin] kaleleri çok sağlamdır. Beşnewî, Bohtî ve Zazaların kaleleri birleşiktir. Dımbılî aşireti daha çok [Kürdistan’ın] yüksek kesimlerinde yaşar.” (Yakutî el-Hemawî, Mu’cemul-Buldan, Mısır Baskısı, Cild: 4, s. 415)

Zaza isminin aşiret (kabile) ismi olarak geçtiği bir belge de Seyyid Kekil'in aktardığı şeceredir:
Seyyid Kekil, “...isimleri yazılı bulunan on iki Kürd aşiretinden başka şecerenin 4/A ve 5. sahifelerinde kayıtlı bulunan dokuz Kürd aşireti de sonradan gelerek Seyyid Kureş‟e “Tâlib” olmuşlardır” diyor ve bu aşiretlerin adlarını şu şekilde sıralıyor:

Bertami kabilesinden Molla Abdullah
Has kabilesinden Molla Ali
Temriş kabilesinden Molla Mahmud
Badl kabilesinden Molla Kasım
Saçak Zir kabilesinden Molla Ali
Hemlazal kabilesinden Molla Ahmed
Zaza kabilesinden Molla Nebi
Kaşir kabilesinden Molla Reşo
Çalfar kabilesinden Molla İbrahim

(Kureşanlı Seyyid Kekil, Peygamberler İle Seyyidlerin Şecereleri ve Aşiretlerin Tarihi, Hans und Sigrid Verlag und Vertrieb, Köln, s. 215)

Diğer taraftan bu şecerede adı geçen aşiretlerden çoğu bugün de aynı yörede aynı adlarla varlıklarını sürdüren Kürt aşiretleridir. Üstelik Alevilik inancına uygun olarak Kurêşan ile aralarında hala da dinsel bağ var. Kurêşan mensupları pir ve rehber, söz konusu aşiretlerin mensupları ise taliptirler.
Örneğin: Alan, “Mili” diye geçen Milan, İzol (İzolan), Haydaran(Heyderan), Karsan ya da Karsanan, Badl (Badilîyan) aşiretleri bakımından durum böyledir.

Osmanlı dönemi belge ve yazılarında ise "Zaza" ismi bazen bir Kürt Aşireti olarak, bazen de Kürt toplumunun bir bölümü için kullanılan bir ad olarak geçmektedir.
Evliya Çelebi, ünlü Seyahatnamesi'nde "Zaza"yı diğer Kürt aşiretleri ile beraber sayar:
"...Bingöl yaylasının ahalisi; Zaza, Îzol, Lolo, Halti, Çevkani, Şekaği, Kiki, Bisyani, Murki, Yezidi adlı Kürd aşiretleri olup, nice yüz bin hayvanlarıyla Bingöl dağına çıkıp..., taze hayat bularak, Erzurum vezirine yayla hakkı (vergisi) verirler.... Yaylanın mahsulleri; beşinci iklimdeki yirmi dokuz dağdan en verimlisi, bu Bingöl dağıdır. Nice çeşit bitki ve otları olduğu gibi, kimya otu dahi vardır.” (Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nden...)

Evliya Çelebi "Zazalar"dan bahsettiği muhtelif yerlerde "Ekrad-ı Zaza" (Zaza Kürtleri) ve "Lisan-ı Ekrad-ı Zaza" (Zaza Kürtlerinin Dili) ifadelerini kullanır.

Yine Ahmed-i Xasi tarafından yazılan ilk Zazaca Mevlid'in başındaki resmi izin yazısında Türkçe olarak "zaza lisanı", sonda Fethillah Hasbi tarafından yazılan Arapça takrizde ise "Zazewîyye" tabiri geçmektedir. Ancak Ahmed-i Xasi'nin kendi ifadesi ise "Mewlıdê Kırdi" şeklindedir.
Mevlid'in basımına izin verildiğini belirten Maarif Nezareti'nin cevabi üst yazısında ise "Zaza lisanı üzerine muharrer Kürdçe Mevlid-i Şerif" denilmektedir. Osmanlı literatüründe "zaza lisanı"nın Kürdçe içinde değerlendirildiği anlaşılmaktadır.


Wisif Zozani'nin 02.04.2011 tarihli Bingöl Paneli'nde yaptığı sunum konuyla iligli ayrıntılı biligler içermektedir. Panel vidosunu izlemek için: http://www.facebook.com/video/video.php?v=2160627981993

_____________

Bu yazı 4 parçalı bir yazı dizisinin 4. bölümüdür, diğer bölümler için:

1. KIRD İsmi: http://kurdzaza.blogspot.com/2013/12/zaza-kurtleri-kird-ismi.html
2. KIRMANC İsmi: http://kurdzaza.blogspot.com/2013/12/zaza-kurtleri-kimlerdir-kirmanc-ismi.html
3. DIMILÎ İsmi: http://kurdzaza.blogspot.com/2013/12/zaza-kurtleri-kimlerdir-dimili-ismi.html
4. ZAZA İsmi: Şu an burdasınız.





KAYNAK VE NOTLAR:

(132)Doğu Kürdistanlı Kürt yazarlarından Ubeydullah Eyubiyan da "Zaza" sözcüğünü "Kurmanci" anlamında kullanır (Bak. 'Ubeydullah Eyubiyan, "Çırikey Xec û Sıyamend", Neşriyeyê Danişgedeyê Edebiyatê Tebriz, Beharê salê 1335 [1956], s. 67).
(133)Dr. Ali Kılıç, "Zonê Ma", Newroz Ateşi (aylık teorik haber-yorum dergisi), no: 1 (Sıbat 1992), s. 47
(134)Mustafa Düzgün, "Kürdistan Tarihinde Dersim Adlı Eserde Geçen Bazı Sözcüklerin Yerel Karşılıkları-I", Berhem, Ankara, no: 1 (Nisan 1992), s. 53-55
(135)Bu alıntıyı yaptığımız Ziya Gökalp'in kitabını basıma hazırlayan Şevket Beysanoğlu, aynı sayfadaki bir notta Dünbülî sözcüğünün Dümülî, Dumıli veya Dımılî biçiminde söylendiğini de belirtir.
-Bak. Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, Hazırlayan: Şevket Beysanoğlu, Sosyal Yayınlar, Istanbul, 1992, s. 27
(136)Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, s. 27
(137)David N. MacKenzie, "The role of the Kurdish language in Ethnicity", in: Ethnic Groups in the Republic of Turkey, Weisbaden, 1989, s. 541-542
(138)Dr. Muhemmed Teqi Ibrahimpûr, Vajenameyê Farsi-Kurdi, (Tahran?], 1981, s. 715
(139)'Eli Seydo Gewrani, El-Qamûsu'l-Kurdiyi'l-Hedis, Kurdi-'Erebi, Amman, 1985, s. 641
(140)D. Izoli, yage., s. 839
(141)Botan ağzında "za (zıhê)", "erkek çocuk, kız çocuk" anlamlarına gelir ('Eli Seydo Gewrani, yage., s. 650).
(142)D. Izoli, Ferheng Kurdi-Tırki, Tırki-Kurdi, s. 73
(143)A. M. Menteşaşvili, Kürtler (toplumsal-ekonomik ilişkileri, kültür ve yaşayış tarzı üzerine incelemeler), Rusçadan çeviren: Yaşar Abdülselamoğlu, s. 38
Henüz yayınlanmamış olan bu çeviriden yararlanmama izin verdiği için Yaşar Abdülselamoğlu'na teşekkür ederim.
(144)David N. MacKenzie, yagy., s. 541-542
(145)Celadet Bedirxan, "Zarê Dumıli û Mewlûda 'Usman Efendi", Hêvi, Paris, no: 2 (Gulan 1984), s. 81
(146)Paul Robert, Petit Robert-1 (dictionnaire de la langue française), Paris, 1984, s. 2129, 2131
(147)Aynı konudaki diğer bir açıklama için bak. Emir Djeladet Bedir Khan et Roger Lescot, Grammaire Kurde (Dialecte kurmandji), Paris, 1970, s. 26
(148)Dr. Vet. M. Nuri Dersimi, yage., s. 21
(149)Wilh. Geiger und Ernst Kuhn, Grundriss der Iranischen Philologie, zweiter band, Strassburg, Verlag von Karl J. Trübner, 1896-1904, s. 428
Hatırlatalım ki Yunanlılar, Eski Elam'a Susiane diyorlardı. Elam'ın başkenti ise Susa idi. Susiana daha sonra Ahamenidlerin eline geçmiş ve bunların 20 satraplığından biri olmuştur (Türk Ansiklopedisi, c. 14, s. 497; c. 11, s. 67).
(150)Şam müzelerinden birinde, bir maketin altında Fransızca olarak şu açıklamaya rastlamıştım:
"La maquette en question a été trouvée a midistance entre les deux temples de Shamash et de Nini-Zaza de Mari. L'architecture presargonide de IIIe millénaire avant notre ère."
Yani:
"Sözkonusu maket, Şamaş tapınağı ile Mari [deki] Nini-Zaza tapınakları arasındaki uzaklığın ortasında bulunmuştur. M. Ö. 3000'lerdeki Sargonöncesi dönem mimarisi." (abç)
(151)Aktaran: Halis [Ataksoy], Diyarbakır Tarihinde Komuk Eli, Istanbul, 1988, s. 30
(152)Cihat-Kar, Asur yazıtlarında (M. Ö. 9. yy.) Zamza krallığından sözedildiğini ve bu krallığın Urmiye Gölu'nün güney ve güneybatısındaki bölgede bulunduğunu yazmakta fakat bu konuda herhangi bir kaynak göstermemektedir.
-Bak. Cihat-Kar, Piya, no: 4, s. 20
(153)Kimi kaynaklarda bu ad "Zevezan (Zozan)", "Zuzaniye (yani Zaza)", "Zevazaniye (Zaza)" veya "Zavzan" biçiminde de yazılmaktadır. Arap harfleriyle yazılmış olan "Zozan" sözcüğünün "Zewezan", "Zewzan", "Zûzan" gibi değişik biçimlerde okunması mümkün olduğu gibi, "Zozaniye" sözcüğünün "Zewzaniye", "Zewezaniye" veya "Zûzaniye" olarak okunması da mümkündür.
Arapçada "Zozan" sözcüğünün çoğul (cem -i teksir) biçiminin "Zewazin" olduğunu da hatırlatalım.
Bu sözcüklerin değişik biçimlerde okunuşları için bak. Şevket Beysanoğlu, Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır Tarihi, Diyarbakır Belediyesi-Diyarbakır'ı Tanıtma Yayınları, Ankara, 1987, c. I, s. 202, 219
-Türk Ansiklopedisi, c. 13, s. 387
-Gregory Abû'l-Farac (Bar Hebraeus), Abû'l-Farac Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, c. II, s. 439
(154)Doğan Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, Tekin Yayınevi, c. 4, s. 1524
(155)V. Minorsky, "Kürtler", Islâm Ansiklopedisi'nde, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Istanbul, 1979, c. 6, s. 1093
Hasan Yıldız'ın aktardığına göre, Marko Polo (1254-1324) ve kardeşlerinin seyahati ile ilgili olarak anlatılan bir bölümde şöyle denmektedir:
"... Bu bölgenin dağlarının üstünde tufandan sonra Nuh'un gemisi konmuştur. Bu bölgenin doğusunda Zorzani bölgesi vardır."
Marko Polo'nun yaptığı haritada Zorzanie, Hazar Denizi ile Erzurum arasındaki bölgededir. "Marko Polo, Zorzani bölgesi olarak Erzincan, Erzurum ve Musul üçgeni içinde kalan bölgeyi anlatmaktadır" diyen Hasan Yıldız, "Musul, Kuzeydeki Zorzani bölgesinin sonunun üzerindedir" diye bir açıklamada da bulunmaktadır.
Hasan Yıldız'ın "Zorzani" bölgesi ile ilgili aktarma ve açıklamaları, yukarıda sözü edilen "Zawzan" adını ve daha çok da bugün Iran Kürdistanında yaşıyan Kürt aşiretlerinden Zerza (çoğulu: Zerzan) adını çağrıştırmaktadır.
Ayetullah Şêx Muhemmed Merdûxê Kordestanî'ye göre, bu Zerza (Zerzan) aşireti Wırmê (Urmiye) yöresinde yaşar.
Çok sonraları, 1663'te J. B. Tavernier de gezi notlarında Bargıri (Muradiye) ile Van arasındaki "Zuarzazin" adlı bir yerden sözeder.
-Bak. Pierre Bergeron, Les Voyages de Bergeron, La Haye, 1735, s. 13-14'ten aktaran: Hasan Yıldız, Aşiretten Ulusallığa Doğru Kürtler-Politik Felsefe Açısından Kürt Toplumunun Kritiği, Hêviya Gel Yayınları, Stockholm, 1989, s. 20, 23, 159
-J. B. Tavernier, Les six voyages en Turquie et en Perse, Notes de Stéphane Yerasimos, Librairie François Maspero, Paris, 1981, c. II, s. 32
-Hezretê Ayetullah Şêx Muhemmed Merdûxê Kordestanî, Tarîxê Kord û Kordestan û Tewabi' Ya Tarîxê Merdûx, c. I, çapê dovvom, s. 94
(156)Ali Kemali [Aksüt], Erzincan (tarihi, coğrafi, içtimai, etnografi, idari, ihsai tetkikat tecrübesi), Resimli Ay Matbaası, Istanbul, 1932, s. 179
(157)Mark Sykes, "Osmanlı Imparatorluğu'nun Kürt Aşiretleri-II", Çeviren: M. Piro, Berhem, Stockholm, no: 7 (Ocak 1990), s. 21
(158)Mark Sykes, yagy., s. 21
(159)Cahit Öztelli, Bektaşi Gülleri, Istanbul, 1985, s. 334
(160)Evliya Çelebi, Kurd Le Mêjûy Dıravsekani da: Sıyahatnamey Ewliya
Çelebi, wergêrrani Se'id Nakam, Çapxaney Korri Zanyari Kurd, Bağdat, 1979, s. 171
(161)Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler, s. 27
(162)Necdet Sakaoğlu, Anadolu Derebeyi Ocaklarından Köse Paşa Hanedanı, Yurt Yayınları, Ankara, 1984, s. 47 -50
(163)Doğu Anadolu, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, s. 142
(164)Dr. Vet. N. Nuri Dersimi, yage., s. 61
(165)Aktaran: Ismet Chériff Vanly, Les Kurdes et le Kurdistan dans les relations d'anciens voyageurs Occidentaux (XVIe-XVIIIe siècle), s. 39, 64-65
(166)Aktaran: Stephane Yerasimos, Les voyageurs dans L'empire Ottoman (XIVe-XVIe sièecles), Imprimerie de La Sociéte Turque d'Histoire, Ankara, 1991, s. 271
(167)Bak. Mirella Galetti, Kurd û Kurdıstan Le Nûsrawekani Itali da (Le Sedey Sêzdem Ta Nozdem), Wergêrrani: Casım Tofiq, Binkey Hengaw, Stockholm, 1987, s. 82
(168)Zaza adına benzeyen bir ad da yine Şemdinli yöresindeki Herki aşiretinin kabilelerinden biri olan Zizan kabilesinin adıdır (Bak. Muzaffer Erdost, yage, s. 167).
-13. yüzyılda yaşamış olan Gregory Abû'l-Farac (Bar Hebraeus) de "Fırat kıyıları üzerindeki Zizona (Zizana) köyü"nden sözeder.
-Bak. Gregory Abû'l-Farac (Bar Hebraeus), yage., s. 370
(169)Oskar mann, Mukri Kurden, Berlin, 1906, s. 301
(170)Th. Menzel, "Kitâbü'l-Cilve", Islâm Ansiklopedisi, c. 6, s. 827
-Hugo Makas, Kurdishe Studen, Heidelberg, 1900
-Orhan Hançerlioğlu, Islâm Inançları Sözlüğü, Remzi Kitabevi Yayınları, Istanbul, 1984, s. 724
-Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Ansiklopedisi Kavramlar ve Akımlar, Remzi Kitabevi, Istanbul, 1980, c. 7, s. 319
(171)Tarihçi Taberî (839-923), raviliğini Ibni Abbas'a dek uzattığı şöyle bir rivayet anlatır:
"Iblis günaha girmeden önce, meleklerden olup adı Azazil idi. O yeryüzü ahalisindendi. Meleklerin en çok ibadet eden ve en bilginlerindendi. Bu meziyetler onu kibir ve gurur yoluna saptırmıştır. O, cin adını taşıyan bir uruktandı." (Taberî, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Istanbul, 1991, c. I, s. 108)
Zazail ('Azazil, Azazel, 'Ezazil) sözcüğünün sonundaki "il"in Sami dilerinde "Tanrı" (Allah) anlamına geldiği anlaşılıyor. (Bak. Turan Dursun, Allah, Kaynak Yayınları, Istanbul, 1991, s. 11)
'Azazil (Azazel) sözcüğü çok eski kaynaklarda, örneğin Tevrat'ta (Levililer, XVI,  da geçer. Tevrat'a göre, Azazel (Azazil), "Şeytandan sonra en esrarengiz fevkalbeşer bir şahsiyettir". Yahudi dinsel kitaplarında Azazel (Azazil) ile ilgili anlatılanlar, örneğin "insan kızlarıyla birleşen melekler (Allah oğulları) kıssası"nın bazı yazılı kaynaklarda Kürtlerin kökeni ile ilgili olarak anlatılan bazı efsanelere belli ölçüde benzerliği dikkat çekicidir. Örneğin yukarıdaki efsane, Kürtlerin Hz. "Süleyman tarafından kovulmuş genç esirler ile şeytan Cesed'in oğulları" olduklarını veya "cinlerin Havva'nın kızlarıyla evlendiklerini, onlardan da Kürtlerin doğduğunu" öne süren rivayetleri andırmaktadır.
Bütün bunlar düşünüldüğünde, Yezidi ve Kakeyi Kürtlerinin "Şeytan" yerine 'Ezazil ('Azazil, Zazail) adını kullanmalarının bu rivayetlerle bir bağlantısının olup olmadığı sorusu akla gelmektedir.
Bak. Islam Ansiklopedisi, c. 2, s. 90; c. 5 -II, s. 691
-V. Minorsky, "Kürtler", Islam Ansiklopedisi, c. 6, s. 1091
-Şeref Han, Şerefname, Arapçadan çeviren: Mehmet Emin Bozarslan, Ant Yayınları, Istanbul, 1971, s. 19
(172)Orhan Hançerlioğlu, Islâm Inaçları Sözlüğü, s. 724
(173)Bak. Cemal Nebez, yage., s. 23
(174)Mihemed Emin, Zeki, Kurd û Kurdistan, Çapxaney Daru'l-Selam, Bağdat, 1931, c. I, s. 355 -356
M. Nuri Dersimi de bu hususa dikkati çeker. Ancak onun göndermede bulunduğu sayfa, M. Emin Zeki'nin adıgeçen kitabının gördüğümüz Arapça ve Kürtçe baskılarındaki sayfalara uymamaktadır (Bak. Vet. Dr. M. Nuri Dersimi, Hatıratım, Weşanên Roja Nû, Stockholm, 1986, s. 10 -11).
(175)Gregory Abû'l-Farac (Bar Hebraeus), yage., s. 563
-Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu'da Türkler, E Yayınları, Istanbul, 1984, s, 270, 283, 299, 345, 354
(176)Aziz Günel, Türk Süryaniler Tarihi, Diyarbakır, 1970, s. 353
Bu köyde Süryaniler yaşarlar (Yeni Ülke, no: 120, s. 4).
(177)"Bı Çekên Kimyevi Gelê Me Tê Qırkırın", Rewşen (kovara Yekitıya Rewşenbirên Welatparêzên Kurdıstan), Bonn, no: 2 (Payiz 1988), s. 8
(178)Doğu Anadolu, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınarı, s. 142
(179)Celîlê Celîl, Zargotina Kurdên Sûriyê, Weşanên Jîna Nû, Uppsala, 1989, s. 232
(180)Ismet Chériff Vanly, yage., s. 47

0 yorum :

Blogger Template by Clairvo